Yeni Söz

3.4.07

Kürt Tarih Tezi mi? / Burak Cop


Medyatik olmaktan özellikle kaçındığı için kitlelerin fazla tanımadığı Ahmet Kuyaş hocam 6 yıl önceki bir dersi sırasında Kürt milliyetçiliğinin hâlâ romantik döneminde olduğunu söylemişti. Ben bu görüşe yalnızca -söylendiği vakit itibariyle- katılmakla yetinmiyor, aynı zamanda söz konusu durumun geçerliliğini koruduğunu düşünüyorum. Kürt milliyetçiliği, inşa etme iddiasında olduğu ulusu hâlâ efsanevî ve mistik referanslara dayandırma çabasıyla; aşkın, coşkulu ve bir o kadar da naif bir dil kullanıyor. BirGün’deki 20 Mart tarihli Gülsen İşeri imzalı Nevruz tarihi özetlemesinde de bunun izlerini görmek mümkün (Yanlış anlaşılmasın, İşeri’yi eleştirmiyorum. Kendisi varolan bir söylenceyi aktarmış yalnızca). Medler anında “Kürtlerin atası” yapılmış gene, alıştığımız üzere. Deniyor ki özetle; Asurluların çok gaddar bir hükümdarı varmış, Medlere, Urartulara, Perslere, Babillilere ve saireye zulmedermiş. Bütün bu “halklar” da günün birinde “Med Generali Keyasker” (General mi? Milattan önce 7. yüzyılda ne generali? Yok bir de Yönetişim Koordinatörü olsaydı bari) önderliğinde ayaklanmış ve Asur hükümdarının çanına ot tıkamış. Bir efsaneye göre de bu olay M.Ö. 21 Mart 612’de vuku bulmuş.
Efendiler, yapmayın. Nevruz’un 20 veya 22 Mart’ta kutlanmamasının çok basit ve anlamlı bir nedeni var. 21 Mart kuzey ve güney yarımkürede, gece ve gündüz sürelerinin eşitlendiği bir tarihtir. Başta Sümerler olmak üzere astronomide epey ileride olan Mezopotamya medeniyetleri de herhalde bunu keşfetmekte zorlanmamış olmalı. 21 Mart sonrasında da gündüz gecenin aleyhine uzamaya devam eder. Zaten 21 Mart tarihi bu yüzden dünya genelinde bahar mevsiminin başlangıcı kabul edilir. Olay budur yani…
Şu 3 cümlelik köken açıklama formülüne da ayrı hayranım: “Medler Kürtlerin atasıdır”. Bu bana Orta Asya steplerinde bir kabileler federasyonu kuran, Moğollar ve Türkî halkların ataları Hiongnuları “Hun” yapıp ata bellememizi hatırlatıyor. Hatta bizde de “Med Generali Keyasker” hesabı, Türk ordusunun kuruluşunu bu sayede 2000 küsur yıl öncesine çekenler bulunuyor. Gül gibi Osmanlı İmparatorluğu’nun 1834’te kurulmuş ‘Harbiye’si neyimize yetmiyorsa…
Türk milliyetçiliği de kendi romantik dönemini 1910’ların başı ile 30’ların sonu arasında yoğun biçimde yaşadı. Bu eğilimin zirveye çıkması, daha doğrusu zıvanadan çıkması 1930’larda Türk Tarih Tezi ve Güneş-Dil Kuramı’nın ortaya atılmasıyla gerçekleşti. Tarih Tezi’ne göre medeniyetin ve beyaz ırkın çıkış yeri Orta Asya’ydı, göçler sonucu Türk medeniyeti pek çok yere ulaşmış ve medeniyetin gelişmesini tetiklemişti. Hatta Hititler de Türktü. Türk Tarih Kurumu’nun hazırladığı 600 sayfalık tez bereket Atatürk tarafından onaylanmadı ve ders kitabı niteliği kazanmadı. Ama Tez’in tamamen gündemden kalkması da söz konusu olmadı. O meşhur Orta Asya’dan tüm dünyaya yayılan oklar kuşaklar boyu genç beyinleri zehirleyip durdu. Hatta 80’lerde ben ilkokuldayken de vardı bu çılgın harita. Beni çok etkilerdi, “biz neymişiz be abi” derdim içimden. Dünyadaki bütün dillerin güya eski Türkçe’de güneş anlamına gelen “a” kelimesinden türediğini öne süren Güneş-Dil de ayrı bir çılgınlıktı. Neyse ki Atatürk akıllı ve gerçekçi bir lider olduğu için 30’ların ortasında kapıldığı bu “şey”i (teori demeye dilim varmıyor) ölümüne yakın tamamen terk etti. Ama günümüzde de solculuğu kendinden menkul bir gazetemiz ve Türk Dil Kurumu; yırtlaz (fahişe), ölez (fani), içelge (meyhane), söndürge (itfaiye) gibi sözcüklerin türetildiği bu dönemden hâlâ çıkamamışa benziyor.
Neyse, konuyu dağıtmayalım. Kürt hareketi de kendi Güneş-Dil teorisini geliştirir mi bilmem ama yavaş yavaş bir Tarih Tezi oluşturduğu hissediliyor. Bunun en son örneklerinden biri de Öcalan’ın Sümerlere duyduğu ilgiye istinaden Diyarbakır Belediyesi’nin Ayşe N. Zarakolu Parkı’na bir Gılgamış Anıtı dikmeye niyetlendiği iddiası. Daha doğrusu anıt girişimi bir gerçek, işin iddia kısmını bahsettiğim neden oluşturuyor. Bunun doğru olmamasını diliyorum çünkü eğer doğruysa hiç de hayra alamet değil. Dünyadaki bütün büyük medeniyetleri Türkler kurduğuna göre Sümerler de Türk oluyor. Eh bu kavim aynı zamanda Öcalan’ın, pardon Kürtlerin de atası. Dolayısıyla Kürtler de Türk oluyor bu durumda (yoksa tersi mi?). Her halükarda uç fikirler Kürtlerin aslen karda yürürken “kart kurt” sesi çıkaran Türkler oldukları noktasında birleşiyor galiba. Hımm, bir tez de ben yazayım bari.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home