Yeni Söz

21.3.07

Asık suratlı solculuğa itiraz.../ Ulaş Bayraktar

Burak Cop son yazısında Nazım Hikmet ve daha güncel olarak Beşiktaş'ın Çarşı grubu üzerinden “solculuk” yapılmasını eleştiriyor ve bunun anlamsızlığına dem vuruyor.

Futbolun Türk entelijansiyasının kitlelerle doğru düzgün eklemlenebildiği yegane toplumsal olgu olduğunu çoktan idrak etmiş olmama rağmen, herhangi bir takımın ortalama bir taraftarı bile olmayı becerememiş biri olduğumu özellikle vurgulayarak başlamalıyım meramımı anlatmaya. Dolayısıyla, birazdan dile getireceklerimin Çarşı grubunu bir taraftar olarak savunmaya kalkmakla uzaktan yakından ilgisi olmadığını belirtmeliyim.

Bu sitede yayınlanan ilk yazılarımdan birinde Türkiye'de solun hiçbir zaman iktidar olamadığına ve dolayısıyla Türkiye'nin aslen sağcı bir toplum olduğunu iddia etmiştim. Bununla mücadele etmenin, bu gerçekliği dönüştürmeye çalışmanın haliyle birçok yolu olabileceğini kabul ederek, ben yerel yönetimler ve yerel siyasetin önemine dikkat çekmeye çalışmıştım. Bu yazıda da, Burak'ın yazısı vesilesiyle aynı minvalde popüler kültürle solun ilişkisine dikkat çekmek isterim.

Siyaset dünyanın her yerinde aslen semboller üzerinden yapılır. Siz isterseniz var olan en tutarlı ve isabetli teorik ve ideolojik çerçeveyi kurgulamayı başarın, bunun kitleselleşmesi ancak ve ancak popüler semboller üzerinden olacaktır. Çünkü, özellikle Türkiye gibi bir coğrafyada, kitlelerin o ideolojik kavramsallaştırmayı sadece akıl yoluyla içselleştirmesi hayli zor olabilir. İddialarınız geniş bir toplum kesimi tarafından dile getirilmeye başlasa bile, bu ancak belli nakaratların şeklen tekrarına dönüşecektir. Türkiye'de solun kronik olarak “asık suratlı” olmasının temelinde yatan sebep de budur. Çoğu zaman çeviri kokan, ağdalı bir dille, değil kitlelerin, mürekkebi ziyadesiyle yalamış aydın sınıfının bile tam olarak anlamakta zorlandığı bir dille kurgulanmış ideolojik varsayımlar, iddialar ve önerilerin kitlesel bir güce ulaşmasını beklemek hayalperestliğe girmez mi?

Zaten oldum olası belli önyargıların ve tehditlerin gölgesinden kurtulamayan sol söylemler bir de söylemin elitist karmaşıklığı ile nefessiz kalma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu tarihsel ve teknik zorluğu aşmanın yollarından biri, ideolojik birlikteliğin sadece kavramsal bir kurgulama olarak kalmayıp, gündelik hayata dair sembollerle güçlendirilmesi olabilir. Başka bir deyişle, solun günümüz şartlarında sadece akla değil, duygulara da hitap edebilmesini sağlamak gerekecektir.

Bu duygusal eklemlenmeyi en azından ağıtta, kederde başarabildiğimizi kabul etmeliyim. Yoksa hangi politik dinamizm günümüz Türkiye'sinde Hrant Dink'in cenazesi ardından yürüyen yüzbinleri tekrar bir yerlerde toplayabilir. Eğer kötü günde buluşulabiliyorsa, iyi günde de toplanabilmenin yolları bulunmalıdır ve bu da ne yazık ki sadece siyasal söyleminizin gücü ve tutarlılığı ile kotarılacak bir hareketlilik olamaz.

İşte tam da bu nedenle, solun popüler kültürle iç içe girmiş sembollere ihtiyacı var. Kabul etmeliyiz ki, memleketin etnik zenginliğini Kardeş Türküler'in ezgileriyle, Sezen Aksu konserleriyle, savaş karşıtlığını Mor ve Ötesi ve Duman'ın şarkıları ile, 12 Eylül trajedisini Babam ve Oğlum'la, Beynelmilel ile, solun eleştirelliğini Çarşı'nın karşıtlığıyla, insanseverliğini Nazım Hikmet'in dizeleriyle anlatmaya mecburuz. Ancak bu popüler kültür etkinlik ve ürünleri ile sol; o asık suratlı, ukala ve seçkinci havasından kurtulup, zaten tarihsel olarak sola karşı bilenmiş kitlelerle aynı dili konuşmayı başarabilecektir.

Tabii ki, sadece bu popüler ikonlar üzerinde siyaset yapılabileceğini iddia edemem ama en azından tanışma faslında biraz güler yüzlü, mütevazi ve basit olmanın yararına inanıyorum. Bu anlamda, Çarşı'nın, FenerbahCHE'nin solculuğunu fazlasıyla önemsiyorum1.

Bu çabaların, etkinliklerin anlamsızlığını iddia etmek bence en hafifinden elitizmin bohem kaderine razı olmak anlamına gelecektir.


1Böylesi sol dertleri olan taraftar gruplarının biraraya getiren http://www.forzalivorno.org/solacik/ sitesi özellikle dikkate değer.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home