Yeni Söz

12.6.06

Bir Matrisi Bir Darbeyi Çok Sevdim / Mehmet Kancı


Justifier

Mahir Kaynak gürül gürül akıyor Ankara’da bir sis perdesi daha aralanıyor. Milli İstihbarat Teşkilatı’nın tarihinde deşifre etmek zorunda kaldığı ilk ve tek yıldızı Mahir Kaynak, 12 Haziran Pazartesi günü Vatan gazetesinde Devrim Sevimay’a verdiği röportajda, önümüzdeki günlerde Türkiye’yi bekleyen musibetlere ışık tuttu. Kendisine minnettarız. Cunta ihbar etme yeteneği kanıtlanmış bir ajanın bu konuda bilirkişilik yapmasından daha doğru bir yaklaşım olamazdı tabi. Gelelim sayın Kaynak’ın röportajında işaret ettiği ve necip Türk milletinin diken üstünde durmasını gerektiren noktalara.
Madde 1: “Yanıt Sert Olacak” “Çeşitli hücre birimlerinde cephanelik bulundurulması taktiği Soğuk Savaş döneminden kalmadır. O zaman mantık şuydu: SSCB ülkeyi işgal ederse gerilla savaşına geçmek gerekir. Bunun için münferit evlere cephanelikler konarak, hücre birimler oluşturulur. Öyle anlaşılıyor ki bu hücrelerden bir tanesi Atabey operasyonunu planlayanlar tarafından biliniyordu ve yakalayıp hemen “Çete” dediler. TSK yanıtını henüz vermedi. Çok sert bir yanıta herkes hazırlıklı olsun”. Efendim şimdi bu röportajın bu kısmını okuyunca için rahatladı. Türkiye’de sivil iktidar tarafından kontrol edilemeyen, adreslerini kimlerin bildiği meçhul bir takım konutlarda ne olur ne olmaz diye depolanmış ve bizi bir komünist işgalinden koruyacak yeterli miktarda silah ve mühimmatımız mevcut demektir. Bu ülkede herhalde bir hükümet olsa en azından Mahir Kaynak hakkında bu sözlerinden ötürü bir soruşturma açılması gerekir, ama tabi böyle bir şey beklemek saflık olur. Sert yanıta gelince; “Herhalde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün Şemdinli iddianamesine cevap verirken kullandığı “Biz masaya yumruğumuzla değil beynimizle vuruyoruz” şeklinde olur. Hatırlarsanız bu cevaptan sonra Mart ayı sonunda Ankara Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi’nde düzenlenen Terörle Mücadele Konferansına Amerikan Genelkurmay Başkanı beklenmedik bir ziyarette bulunmuş ve AKP hükümetinin terörle mücadele ne kadar başarısız olduğu, Terörle Mücadele Yasası’nın ne kadar yetersiz olduğu cümle aleme ilan edilmişti. Hazır olmamız gereken sert yanıt umarım, bu kadar hafif olur. Allah daha sertini aratmasın, amin. Madde 2: “Medyasız yapılmaz” “Medya bazen pasif olabilir. Yani sadece kendisine verilen bilgileri kullanır. Yada operasyon birlikte yapılır., olayların halka nasıl anlatılacağı birlikte kararlaştırılır. Ancak medya bu işin çift safhalı bir operasyon olduğunu ve hiç kimsenin bu işi sonuna kadar götürmeyeceğini yeni anladı. Onun için de durdu, ani bir dönüş yaptı. Saldırıda rol biçilenlerden biri olan Vakit gazetesi ise bu olaya su taşımadı, ama genel bir su taşımadan söz edebilirsiniz o ayrı” Sayın Mahir Kaynak’a iletişim fakültelerindeki öğrencilere okutulması gereken kalitedeki bu gazetecilik dersinden ötürü teşekkür ediyoruz. Son Atabeyler operasyonuyla şirazeden çıkan medyanın nasıl rayına oturtulması gerektiğini, hedef alınan unsurlara karşı psikolojik harekatın nasıl yürütülmesi gerektiğini Kaynak usturuplu bir biçimde aktarıyor. Kaynak bu röportajda medya patronlarına da ince bir mesaj vermeyi ihmal etmiyor. Mahir Kaynak, gazetecinin “Sizce Türkiye için ümit var mı?” sorusunu bakın nasıl yanıtlıyor. “İnsanlar güçlü olduklarını hissettikleri zaman kendilerine dönerler. Zayıf insanlar başkalarına hizmet eder. Bu yüzden öncelikle siyasi yöneticilerimizin ve medya patronlarımızın Türkiye’nin büyük bir güç olduğunu anlaması lazım. Ancak o zaman kendi hesaplarını Türkiye üzerine yapmaya cesaret edebilirler.” Kaynak bu açıklamanın medya patronları için yeterince net olmadığını düşünmüş olmalı ki gazetecinin “Bu önderliği kim yapacak?” sorusuyla beraber örnek medya patronunu da ifşa etti. “Şu anda bu işe soyunmuş biri var zaten: Süleyman Demirel! Demirel hayatının en devletçi olduğu dönemini yaşıyor. İlhan Selçuk’un desteği hiç tesadüf değil. Türkiye’de kendi hesaplarını kendisi yapan yeni ve güçlü bir adres oluşturulmaya çalışılıyor”. Neymiş medya patronu dediğin İlhan Selçuk gibi olur ve Süleyman Demirel’le beraber devletine sahip çıkar, öyle genelkurmay başkanlığı önünden ne idüğü belirsiz adamlardan zarflar toplayıp haber diye yedirmeye kalkmaz. Doğruya doğru, Kaynak yine haklı. Sayın Kaynak’a bir konuda daha minnetar olmalıyız. Yaşadığımız cinnet halinin dinci-laik çatışması olmadığını, 80 öncesinde bu ülke insanına yedirilen sağ-sol çatışmasının benzerinin uygulamaya konduğunu ancak perde arkasında ne olduğunu gayet güzel anlatıyor. Bu ABD-İran kavgasıdır. İran’la tutuşulacak mücadelede Türkiye’nin Washington’a kayıtsız şartsız destek vermesi kavgasıdır. Bakınız 3 Haziran’da İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi’ndeki Global Liderlik Forumu’nda konuşan ABD’nin eski Ankara büyükelçisi Abromowitz ne dedi. “Türkiye İran konusunda ABD’nin yoluna çıkmasın” (6 Haziran Referans Gazetesi). Bu kavgada ABD’nin mutlak hedefi Org. Büyükanıt ve Org. Başbuğ’un yönetimindeki Türk Genelkurmayı liderliğinde İran krizine girmektir. Bu aynı zamanda Bush’u destekleyen petrol-silah lobisi ile Soros’un başını çektiği bilişim bazlı teknolojileri destekleyen sermaya lobisinin kavgasıdır. Kaynak’la yapılan röportajdan: Soru: “Şemdinli, Danıştay, cumhurbaşkanlığı seçimi vs. Aslında yaşadığımız her şey “kara kuvvetleri kullanılabilir bir Türkiye yaratma” operasyonu mu diyorsunuz? M.K: Evet Soru: “ABD’yle ikinci bahar çabası bu yüzden mi?” M.K: Evet, ama hangi ABD’yle? İki ABD var. Birisi Bush’un temsil ettiği Pentagon ABD’si, diğeri de Soros’un temsil ettiği küresel sermaye ABD’si. Erdoğan ekibi, küresel sermayenin desteğini almış durumda, ama öbür tarafla da çatışma halinde. Artık bu durumu, kesin tarihi güvenlik nedeniyle! açıklanmamakla beraber haziran’da İstanbul’a gelecek olan Soros’a sormak en iyisi olur herhalde. Bu değerli tarihi belgeye dönüşen röportajda Mahir Kaynak, başbakan Erdoğan’a son bir iyilikte de bulunuyor. “Başbakan’ın en az güveneceği yer kendi partisi. Ben onun yerinde olsam partimden çok devlete güvenirdim. Devletle diyalog kurabilirsiniz, operasyonları ortaklaşa ortaya çıkarabilirsiniz, ama partinize dönerseniz kullanılabilirsiniz. Eğer bu saatten sonra kendi çevresinde bir temizlik yapmayı düşünürse lütfen bunu da devlete danışarak yapsın” İşte takkenin düşüp kelin göründü an bu andır. Kaynak’ın medyaya ve başbakana “Ey vatandaş devlete dön, devleeteee dööön” yönünde yaptığı çağrıların şahika noktası budur. Umarım sayın başbakan ya da danışmanları da bu röportajı okur da, genelkurmayın söz konusu sert cevabını kurbanlık koyunlar gibi beklemek durumunda kalmayız. Not: Röportajın Fotoğraf Altı Yazısı: Kaynak’ın iyi bir iktisat hocası olduğu yıllardan bugüne kadar gelen bir namı var: “Akıldan üçe üç matris çözer”. Maşallah (Yazarın notu)

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home