Yeni Söz

25.9.06

Debkafile'a göre Kuzey Irak / Mehmet Kancı

Amerikan yönetiminin, koordinatörlük sistemini işler hale getirmesinin ardından ilk yapıcı açıklama, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’den geldi. Talabani 25 Eylül’de yaptığı açıklamada PKK’yı saldırılarını durdurması yönünde ikna ettiklerini ve örgütün birkaç gün içerisinde ateşkes ilan edebileceğini söyledi. Talabani, Amerikan Newsweek dergisine yaptığı açıklamada, resmi ateşkesin Irak-Türkiye ilişkilerine yeni bir sayfa açağını dile getirdi. Birçok kişi bu gelişmeyi, Amerikalı general Ralston’un önce Ankara ardından Bağdat’ta yürüttüğü temasların başarısına bağladı. Ancak, internetten yayın yapan ve İsrail istihbarat kaynaklarına yakınlığıyla bilinen Debkafile (www.debka.com) internet sitesinde yayınlanan değerlendirme konunun bambaşka bir açısına işaret ediyor. 24 Eylül tarihinde servise konan yazıda, Türkiye ile İran’ın Kuzey Irak’ta ortak bir savaşa hazırlandığı iddia ediliyor. Debkafile, söz konusu çatışmanın Ermenistan’ı da içine alacak şekilde büyüyebileceğine dikkat çekiyor. Debkafile uzmanlarına göre bu tür bir operasyon, en çok, İran’a karşı Kuzey Irak’ta elektronik izleme ve gözlem istasyonları kuran İsrail’e zarar verecek. Bu bilgiler ışığında, Talabani’nin arabuluculuğuyla gündeme gelen ateşkes girişimi, Ralston’un temasları ya da yaklaşan kış şartlarından ziyade, İran’a karşı düzenlenecek operasyonda, Türkiye ve İran’ın Kuzey Irak’ta bulunmasını istemeyen güçlerin inisiyatifine dayanıyor olabilir

Mehmet A. Kancı

CnnTürk Manşet Programı Editörü

Debkafile Özel: Türkiye ve İran PKK’nın Kuzey Irak’taki Kalesini Yok Edecek Savaşa Hazırlanıyor

Askeri kaynaklarımız Kandil Dağı’nda Türkiye karşıtı PKK ve İran karşıtı PJAK’a bağlı 5 5.00 militanın bulunduğunu bildiriyor. İran ve Türk askerleri halen Irak sınırını 7-8 kilometre geçmiş durumda. Washington, İran ve Türkiye’nin askeri işbirliğine girdiğinden şüpheleniyor. Bu durumun, İran-Türkiye-Ermenistan ve Kürtleri kapsayacak bir çatışmaya dönüşmesinden endişe ediliyor. Böyle bir çatışma, İran’ın Kuzey Irak’ta stratejik bir köprübaşı tutmasını sağlayabileceği gibi, Türkiye’nin petrol zengini Kerkük’ü ele geçirmesine de yol açabilir.

Türkiye ve İran’ın ortak bir operasyonu, İsrail’in olası bir İran saldırısına karşı bölgede oluşturduğu, istihbarat amaçlı erken uyarı sistemlerine de büyük zarara verebilir.

İran ve Türkiye Kuzey Irak’ta Savaşa Hazırlanıyor

Debkafile özel askeri raporu

Ufukta yeni bir Ortadoğu savaşı görünüyor. Debka’nın Irak’taki askeri kaynaklara ve İran’daki kaynaklara dayanarak ulaştığı bilgilere göre Türk ve İran ordusuna bağlı, zırhlı birliklerin yanı sıra, paraşüt, topçu, özel kuvvetler, Kuzey Irak’taki özerk Kürt bölgesini işgal için ortak bir operasyona hazır duruma geldi.

Kaynaklarımız, İran-Türkiye ortak saldırısının hedefi, yaklaşık 5 bin Pkk gerillasının üslendiği Kandil Dağı olacak. İran ve Türkiye saldırı güçleri halen Irak sınırının 7-8 kilometre kadar içerisinde bulunuyor.

Türkiye’de ve İran’daki Kürt azınlıklar son üç yıl içerisinde Kuzey Irak’taki radikal gruplar tarafından kışkırtılıyordu. Bu üç Kürt bölgesi dünyadaki stratejik merkezlerden birini teşkil ediyor.

Duruma tepki gösteren Washington’daki unsurlar, Kürtler ile İran arasındaki bir çarpışmanın, Kuzey Irak merkezli olarak bölgeyi ateş çemberine dönüştürecek bir krize neden olacağı görüşündeler. Washington kaynakları, çatışmanın Türkiye’nin güneydoğusunu ve Ermenistan’ı da içerisine alabileceğine dikkat çekiyorlar.

Tahran şu an için Kürt bölgesinde köprübaşları tutmak ve Kuzey Irak’a stratejik bir adım atmak için öncü kuvvetlerini harekete geçirme imkanına sahip.

Amerikalı yetkililer, bu süreçte Türkiye’nin de Kerkük başta olmak üzere Kuzey Irak’taki petrol yataklarına ulaşmasının zor olmadığını belirtiyorlar.

Türkiye Dışişleri Bakanı Abdullah Gül 21 Eylül Perşembe günü Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Rice ile görüşmesinde “Biz Kerkük’ten bahsettiğimizde, herkes zannediyor ki, Türk-Kürt ilişkilerini bu zemine taşımak istiyoruz. Halbuki, biz Kerkük’teki durumun Irak’ın geneli için istikrarsızlık yarattığını düşünüyoruz. Biz Kerkük’teki istikrarsızlık ve çatışmaların, Irak’ta daha fazla soruna neden olacağı endişesi içerisindeyiz” demişti.

Amerikan yönetiminin General Joseph Ralstson’u koordinatörlük görevine atamasıyla beraber, Dışişleri Bakanı Gül de sorunların çözümü yönünde ümitli olduğunu ifade etmişti.

Tehdit üstü kapalı ve acil. Washington’a göre Ankara hareket tarzını belirlemeye ve Kerkük’ü işgal edip etmemeye karar verme aşamasında. Ki Türkiye’nin bu tür bir hamlesi, Bağdat hükümetinin hem siyasi hem de ekonomik politikalarını zedeleyeceği gibi, Irak’taki Amerikan çıkarlarına da zarar verecektir.

Bu konudaki tartışmalar, araya giren bazı rahatsız edici olaylar nedeniyle gölgeleniyor ve basındaki fotoğraflardan görüldüğü gibi dostça ilerlemiyor: Geçtiğimiz günlerde yarı resmi bir Amerikan askeri yayınında Türkiye ve Ermenistan sınırlarını “Kürdistan” olarak gösteren haritanın yayınlanması gibi.

Sözkonusu harita, Ankara’da ve Ermenistan’ın başkenti Erivan’da şüphelerin daha da artmasına neden oldu. Bu şüphelere göre, Amerikan Yüksek Askeri Komutanlığı, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ve Mesud Barzani liderliğindeki Kürt güçlerinin Türkiye ve Ermenistan’dan toprak taleplerine destek oluyor. Ki bu tür bir girişim, Kürt bölgesinde Türk-İran ortak askeri harekat potansiyelini doğuruyor.

İtimatsızlık yaratan bu tür yaklaşımlar, Ankara’da Kürt meselesine en kısa ve hızlı yoldan çözüm bulma yönünde fikirler yaratıyor.

Amerika Birleşik Devletleri’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson Türkleri sakinleştirmek ve dizginlemek için çaba harcıyor. Ankara’da 19 Eylül’de yaptığı konuşmada Wilson “Kuzey Irak’ın gelecekte PKK için üs olarak kullanılamayacağını” söyledi. Wilson, “Ajanda 2006” adlı toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye ve Ermenistan topraklarını Kürdistan haritasında gösteren yarı resmi haritanın, resmi Amerikan politikasını yansıtmadığını dile getirdi.

Büyükelçi, son günlerde tırmanışa geçen PKK terörüne “daha fazla hoşgörü gösterilemeyeceğini de” belirtti.

Bu sözler Ankara’nın korkularını yatıştırır mı bilinmez. Büyükelçi Wilson PKK terörünün durdurulması için gelecek zamanda çözümler önerirken, Türk hükümetinin talebi sorunun hemen çözülmesi yönünde.

Debkafile’ın askeri kaynaklarına göre, yaklaşan çatışmanın bir de İsrail boyutu var. Temmuz ayından bu yana, Türk liderler, Türkiye’deki eylemlerini artıran PKK’ya karşı sınır ötesi operasyon düzenleyebilmek için Bush yönetimi üzerindeki baskılarını artırdılar. Türkler bunun için, Amerikan yönetimine Hizbullah’a karşı savaşmak için Lübnan sınırını aşan İsrail’i örnek gösteriyorlar.

.Tahran yönetimi, vur-kaç saldırıları uygulayan PKK militanlarına karşı, Kuzey Irak topraklarında operasyon düzenlerken herhangi bir yerden onay arama ihtiyacı duymuyor.

Dahası, Kürtlere karşı oluşan bu potansiyel tehdit, bölgesel güvenlik konusunda hayati Amerika-İsrail çıkarları için de üç etki daha doğuruyor.

  1. Washington, Ankara tarafından Türkiye ve İran arasında askeri bir işbirliği olmadığına ikna edilemedi. Türkiye ve İran teröristlerin hedefi haline geldikleri için kendilerini bir anda aynı geminin içerisinde buldular. Her ikisinin de kendilerine yönelen şiddeti engellemek için güç kullanmaktan başka çaresi yok. Ancak zamanlama Amerikalılar açısından çok şanssız. Bu dönemde ABD’nin (ve İsrail) İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırısı zorlaşacaktır. Böyle bir durumda, Türk ve Kuzey Irak hava sahaları İran’a yönelecek Amerikan ve İsrail uçaklarına kapanacaktır.

Savaş planları bu hafta daha da belirginleşecek.

22 Eylül Cuma günü, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah Beyrut’ta bir milyon kişiyi topladığı sırada, İran’ın Türkiye büyükelçisi Firuz Devletabadi, meşum bir ifadeyle bir açıklama yaptı. Devletabadi: “İran, Türkiye ve Irak dünya jeopolitiğinin anahtar noktasıdır. Bölgeye kontrol eden, tüm dünyayı kontrol eder.”

İran ve Türkiye ilişkilerine de işaret eden büyükelçi Devletabadi: “İran ve Osmanlı İmparatorlukları tarih boyunca iyi ilişkilere sahip olmuşlardır. Bölgede güzel gelişmelere şahit olabiliriz:”

Kim için iyi? Washington’daki endişeli yetkililerin sorduğu soru bu?

2. Kürt bölgesine yönelik operasyonda elde edilecek bir başarı, İran Devrim Muhafızlarına iki ay içerisinde ikinci zaferini getirecektir. Temmuz ve Ağustos aylarında Lübnan savaşında Hizbullah güçlerine komuta eden Devrim Muhafızlarının subayları, başarılarından dolayı övgü aldı. İran’ın bölgedeki etkisini azaltmaya yönelik İsrail saldırısını durdurarak, anahtar hedeflerinden birine ulaştılar. Ve İran’ın bölgesel askeri gücünü hiçbir zaman olmadığı bir seviyeye çıkardılar.

3. Türkiye’nin PKK’ya yönelik operasyonu İsrail’i bir başka açıdan daha tedirgin ediyor. Böylesi bir operasyonda, İsrail’in bölgede oluşturduğu tüm askeri ve ekonomik altyapının zarar görmesinden endişe ediliyor. Debkafile’ın askeri kaynaklara dayanarak verdiği haberlere göre, işadamları ve istihbarat subayları 2004’ten bu yana Kürtlere, peşmerge ordusu kurmaları için yardım ediyor.

Ayrıca İran ve Türkiye, İsrail’in Kuzey Irak’ta, olası bir İran saldırısına karşı erken uyarı ve gözlem tesisleri oluşturduğuna inanıyorlar. Bu durumda, her iki güç, bir işgal operasyonunda bu tesisleri de yok edecekler. İsrail, İran’a karşı çok önemli bir istihbarat tesisinden yoksun kalabilir.

İsrailli yetkililer tarafından asla resmi olarak dile getirilmeyen bir durum 20 Eylül’de İngiliz BBC televizyonunun Newsnight programında gündeme geldi. Programda, Kuzey Irak’ta İsrailliler tarafından eğitildiği iddia edilen Kürt askerlere ilişkin fotoğraflar yayınlandı. Bu fotoğraflarla beraber, ismi verilmeyen eski bir eğitmenle yapılan röportaj da yine programda yer aldı.

. Debkafile kaynakları fotoğrafların iki kaynaktan sızmış olabileceği ihtimali üzerinde duruyor:

Birincisi, Bağdat’taki merkezi otoriteye bağlı davranmayan Talabani-Barzani ittifakına karşı girişeceği harekatı haklı nedenlere dayandırmak isteyen Türk yetkililerin operasyonu olabilir.

Kürt yetkililer, Kuzey Irak’ta İsrail varlığına müsaade etmediklerini söylüyorlar. BBC’nin programında konuşan ve adı açıklanmayan İsrailli eğitmen de olayın ortaya çıkması durumunda kendilerine kimsenin sahip çıkmayacağını söylemişti.

İkincisi İran’ın nükleer tesislerine yönelik bir saldırıdan endişe duyan Türk ve Avrupalılar İsrail’in stratejik seçeneklerini azaltmak için bu operasyonda yer almış olabilir. Çünkü BBC’nin yayınladığı programda, özellikle Kuzey Irak’taki Erbil (Hewler) havaalanının, uçaklara yakıt ikmali için kullanılabileceği, bunun da İran’a yönelik bir saldırıda mesafe sorunu yaşayan İsrail hava kuvvetlerinin problemlerini çözeceğine işaret ediliyor.

İngiliz televizyonunun programında, Erbil’deki havaalanının güvenlik personeline de anti-terör taktikleri, özel operasyonlar üzerine eğitim verildiğine dikkat çekiyor. Debkafile’a göre de, Ebu Musab El Zarkavi Amerikan güçleri tarafından devre dışı bırakılmadan önce adamlarına, her seviyedeki İsrailli güvenlik elemanlarının rehin alınması için talimat vermişti. Ancak Zarkavi’nin adamları söz konusu İsrailli eğitmenlerden hiçbirini ele geçiremediler.

Bush yönetimi artan PKK saldırıları nedeniyle Ankara ile tırmanan krizi yatıştırmak için eski NATO Generallerinden Joseph Ralston’u koordinatör olarak görevlendirdi. Bu hamlenin, Kuzey Irak’a yönelik Türkiye’nin planladığı operasyonu önleyeceğini düşünüyorlardı. Ralston, Eylül’ün ikinci haftasında Türkiye’deki siyasetçilerle ve askeri yetkililerle görüştü. Ralston’un görüşmeler sırasındaki temel argümanı, askeri eylemin son seçenek olacağı idi. Ancak çok az ilerleme kaydedebildi. Bir çok Türk yetkili, Ralston’un girişimini önünde sonunda yaşanacak çarpışmayı önlemek için çok geç buldular.

Türk yetkililere göre operasyonu iptal etmek, Kürtlerin elini güçlendirebileceği gibi, onlara yeni bir saldırıya hazırlanma fırsatı tanıyacak.

Türk istihbarat raporlarına göre, Talabani ve Barzani, Irak’ın işlerinden ziyade, çok miktarda anti-tank ve uçaksavar füzelerini, PKK’ya ve İran topraklarında faaliyet gösteren PKK’nın kolu PJAK örgütüne sevketmekle meşguller.

Ankara, Amerika Birleşik Devletleri’nin İran’a olası saldırısından önce, Kuzey Irak’a operasyon düzenlemek için gayret ediyor. Türkler, Rusya’nın ve İran’ın istihbarat verilerini değerlendirerek, İran’a yönelik Amerikan saldırısının Eylül’ün son haftasında ya da Aralık sonunda olacağını hesaplıyorlar. Dolayısıyla ellerini çabuk tutmaları gerektiğine inanıyorlar.

İran ise, ilk hareketi Türkiye’nin yapmasını bekliyor. İran ordusu ancak, ilk Türk askeri ve tankı Kuzey Irak topraklarına girdikten sonra harekete geçecektir.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home