Kimi Bağlar / Özgür Mumcu
Sol’da ortak aday çıkarma projesi nihayet İstanbul ikinci bölgeden Prof. Dr. Baskın Oran’ın adaylığıyla somutlaştı. Yüzde on barajı kerpeteniyle boğulan demokrasimiz için olumlu bir gelişme olduğu açık. Amaç siyasi İslam ile otoriter devlet anlayışı arasında bir üçüncü yol açmak ve etkili bir iki milletvekiliyle Meclis’te yeni bir ses oluşturmak, TIP deneyimini kaldığı yerden devam ettirmekse ne mutlu.
Çıkış sebebi ancak saygıyla karşılanabilecek ve kısır siyaset dünyamızı bir nebze yeşertebilecek bu hareketin başarısız olma ihtimali çok yüksek.
Yüksek çünkü, seçilen adayın niteliği solun içine düştüğü açmazı da göstermekte. Baskın Oran’ın öne çıkan niteliği, ifade özgürlüğü ve azınlık hakları savunuculuğu. Elbette, bu niteliği kendisini solda gören herkesin paylaşması beklenir. Garip olan, Oran’ın sol namına başka bir niteliğinin bilinmemesi. İfade özgürlüğünü ve azınlık haklarını savunmanın solda sayılmak için tek başına yeterli olduğu anlayışı iyiden iyiye yerleşmeye başladı. Oysa medeni ve siyasal hak ve özgürlükleri savunmak solun tekelinde değil. Kaldı ki, Oran da AKP hükümetinin insan haklarındaki kimi açılımlarından memnuniyetini belirtip, böyle devam ederlerse oyunu AKP’ye verebileceğini ifade etmişti bundan yaklaşık iki sene önce. Gerçi belli olmaz, Ankara’da ikamet ettiğine ve İstanbul adayı olarak kendine oy veremeyeceğine göre, yine oyunu AKP’ye vermesinde bir sakınca yok.
Tabidir ki, liberal bir insan hakları savunucusunun bağımsız bir aday olarak desteklenmesinde de bir mahsur yok. Ama CHP’yi sol siyaset gütmüyor diye eleştiriyorsak, aynı şekilde aday seçiminden dolayı ortak aday hareketini de eleştirebilmeliyiz.
Gerçi tüm bunlar ne bu hareketin ne de Prof. Oran’ın suçu. Memlekete tasallut etmiş genel optik kaymasına borçluyuz bu garip neticeyi. Merkez solun müesses nizamı, siyasal Islamın Avrupa Birliği’ni, Cem Uzan’ın da ezilmişleri sahiplendiği bir memleketteyiz. Ortak aday Oran’dan da insan hakları savunuculuğu dışında dişe dokunur sol bir proje beklemek, ona haksızlık olacaktır. Kaldı ki, hiçbir siyasi partinin ekonomi programı hakkında da bir bilgiye sahip değiliz. Sonuçta Ecevit’in Derviş’inin programını Erdoğan’ın Babacan’ı devam ettirdiyse, onunkini de herhangi birinin herhangi bir adamı devam ettirebilir.
İktisat artık siyaset alanından çıkmıştır. Siyaset yapılabilen tek alan artık kimlikler alanıdır.
Bu noktada, Türkiye’de ismi azınlık ve insan haklarıyla birarada anılan Oran’ı aday göstermek şık bir hamledir ancak sol bir hamle değildir. Meclis’te bir siyaset esnafı eksik, onun yerine de Oran olacaksa ne güzel. Ama sadece güzel, sol değil.
Zaten sol, bağımsız aday olmak için partisini bırakanlarla ya da ifade özgürlüğünü savunmayı solcu olmaya tek başına yeterli sayanlarla değil, o parti kongresinde yenilen genç ve örgütçü isimlerle tekrar kurulmalı.
Her şey İdris Küçükömer’e yaslanarak izah edilemez. Yoksulların AKP’ye oy vermesi AKP solcudur anlamına gelmez. CHP’nin bürokratik ve militer eğilimleri, AKP’yi ilerici ve solcu bir güç yapmaz. Salt bürokratik ve militer statükoya karşı çıkmak da solcu olmaya yetmez. Bu sadece demokrat olmanın gereğidir. Demokratlık sıfatının yanına solu da eklemek için medeni ve siyasi hakların yanına sosyal ve ekonomik hakları da eklemek gerektiği açık.
İfade özgürlüğünü ve diğer demokratik siyasi hakları etkin bir şekilde sağlamanın yolu, iş hakkını, sosyal güvenlik hakkını, barınma hakkını da savunmaktan geçer. Kaldı ki, yoksulun ifade özgürlüğü de budur ancak.
Sol demokrattır ve ezilenlerden yanadır. İkisi birden. Salt birine ağırlık veren topallar.
Demokrasi üzerindeki askeri vesayetten şikâyet edenler, sol üzerindeki vesayetlerini kaldırmaya hazır olmalılar. Birbirlerini aday göstermek yerine, keşke hep beraber, ciğerleri kurum dolu Zonguldaklı bir işçiyi ya da bir tekstil atölyesi çalışanını aday gösterselerdi. Nedir yani, halk buna da mı hazır değil? Laikliği illa generallerle bürokratlar, sosyalizmi de profesörler mi kurtaracak? Geri kalanına da halk diyoruz, onunla da her yerde örgütlü MHP, GP ve AKP ilgileniyor.
Gardırop Atatürkçülüğü, salon sosyalizmi. Bu iki düşman kardeş ulusalcı/liberal ortaoyununa devam ededursun. O Zonguldaklı işçi ile tekstil atölyesi çalışanı oy vermek için sadece daha mı Türk daha mı Müslüman olduğunu sorguluyor kendi kendine. Ona başka seçenek veremeyenler girin Meclis’e bağımlı ya da bağımsız. Kimi bağlar ki?
3 Comments:
Sol bir siyasetin sadece kültürel söylemler üzerinden yapılmasının tehlike ve açmazları konusunda yazdıklarına kesinlikle katılyorum. Yine de bağımsız aday projesinin topyekün bir siyasi hareket olmadığını daha ziyade ad hoc bir manevra olduğunu düşündüğüm için özellikle sembolik yanının çok önemsenmesi gerektiğine inanıyorum. Baskın Oran'ın da demokrasi ve insan hakları konusundaki mücadele geçmişi ile bu sembolik güce fazlasıyla sahip olduğunu sanıyorum.
Aslinda yorumuna katiliyorum, amacim Baskin Oran'i elestirmekten ziyade solun dustugu perisan halden yakinmakti. Ben de farkindayim Oran'i itip kakmak gibi bir luksumuz olmadiginin. Ama yine tekrar edeyim, bu tarz siyaset yapmaya sol denmez. Tarim ureticisinden kent yoksulundan bahsetmeyen, sosyal haklari soyle bir agzinda geveleyen hicbir siyasi hareket solda sayilmamalidir. Liberal bir insan haklari savunucusudur Oran, bu da iyi bir seydir. Oy vererek vicdanimizi bir nebze rahatlatacak bir secenektir vs. Ama Baskin Oran, Chp'den sol degildir, sadece Chp'den cok daha demokrattir. Artik demokratligin uzerine yeni bir seyler de koymak gerekiyor sanirim.
Sosyalist sistemlerin çökmesinden beri SOL ekonomi-politik bir bakıştan biraz uzaklaşarak daha sosyo-kültürel alanda söylem üretmeye başladı. Demokrasi, insan-kadın-azınlık-hayvan-eşcinsel hakları gibi daha kimliksel karşıtlıklara yoğunlaşma eğilimi gösterdi. Bunun sol olamadığı söylenemez ama yetersiz bir sol perspektif olduğunu kabul ederim. Dolayısıyla bu duruş eksik olmakla birlikte, bence CHP'den daha sol bir ufuğa işaret eder. Eşitlik ilkesini kültürel alanda telafuz ettikten sonra, ekonomi alanında da savunmaya başlıyabileceğimizi umuyorum kendi adıma. Kaldı ki, Baskın Oran tek bağımsız aday değil, ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras ve EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel'in ekonomik alanda dair söyleyecekleri de olacaktır illa ki.
Ayrıca, bu hareket istenen ivmeyi yaratabilirse, aynı TİP'in zamanında ortanın solu etkisi yaratması gibi CHP üzerinde de bir silkinme yaratabilir.
Uzun lafın kısası, çok ümitli olmamakla birlikte ben bağımsız sosyalist adayları çok önemsiyorum. İsimlerin çok önemi yok. Önemli olan kendini, utanmadan sıkılmadan sosyalist diyen birilerinin de, kimseye eyvallahı olmadan Mecls'e girebilmesi.
Yorum Gönder
<< Home