Yeni Söz

4.7.07

Özdemir İnce telaşlandıysa herşey yolunda/ Burak Cop

Özdemir İnce bir süredir Hürriyet’teki köşesinde Ufuk Uras ve Baskın Oran aleyhinde bir şeyler yazıyor. Memnuniyetle takip ediyorum çünkü Sol’un bu iki bağımsız adayının egemen medyada yeterince yer almaması canımı sıkıyor ve bildiğiniz gibi reklâmın kötüsü olmaz. Kaldı ki İnce’nin “eleştiri” görünümlü öfke patlamaları olsa olsa hocalarımızın ekmeğine yağ sürer çünkü şuursuz hücumlar her zaman “savunma”ya yarar.

Evet, İnce’nin eleştirileri sahiden de düşünce sistematiğinden yoksun ve insanda “yahu yazar bir şeylere sinirlenmiş ama meramını da pek anlatamamış” izlenimi uyandırıyor… Araya edebi ifadeler de sıkıştırmış şair; “elimde kalacağı için Baskın Oran’ı fazla didiklemek istemiyorum” gibi. Allah razı olsun diyorum ben de. Şair duyarlılığı böyle bir şey olsa gerek…

İlk yazısında iki bağımsız adayı birden hedef almış köşe yazarı. “Ufuk Uras ve Baskın Oran, Türkiye’nin sınırları içinde hiçbir sol partiyi beğenmedikleri için ‘Bağımsız sol aday’ olmuşlar. Sağda olabilir ama solda bireyci ve bireysel eylem, daha doğrusu siyasal eylem olmaz” buyurmuş… Yanılıyorsunuz Sayın İnce… Uras ve Oran hiçbir sol partiyi beğenmeyen kibirli insanlar oldukları için değil, sizin mevzubahis yazılarınızda bir kere bile değinmediğiniz (yer darlığından değinemediniz herhalde) yüzde 10 barajı yüzünden seçimlere bağımsız giriyorlar. Ayrıca hiç de öyle “bireyci ve bireysel” takılıyor değiller, arkalarında bir dolu siyasi parti, sivil toplum örgütü ve meslek kuruluşu var. Adı üstünde; “Sol’un bağımsız adayları” onlar, bağlantısız solcu adaylar değil.

İnce daha sonra Birinci TİP’in (1961-1971) tarihini birkaç paragrafta özetlemiş ve sonunda demiş ki; “TİP’in yapısını çatlatanlar arasında Ufuk Uras ve Baskın Oran türünden ‘aydınlar’ vardı. TİP gibi partilerin kesinlikle bir seçkin ve aydın hareketi olamayacağını anlamamışlardı”… Allah Allah, bu da nereden çıktı? Hâlbuki ben TİP’in Çekoslovakya işgali üzerine yaşanan iç tartışmalar ve MDD’ciler ile devrimci gençlerin dışarıdan muhalefeti sonucu çatladığını zannediyordum. Neyse, ben o yıllarda henüz C vitaminiydim, herhalde benim bilmediğim bazı şeyleri Sayın İnce biliyor olsa gerek… Yazı Uras ve Oran’a hitaben şu soruyla bitiyor: “Peki sol ekonomi programları, küreselleşmeyi eleştiren, değerlendiren programları nerede?”… Sayın İnce’nin internetle de pek arası yok galiba. Yerinde olsaydım böyle bir şey yazmadan önce eleştirdiğim kişilerin internetteki seçim propaganda sitelerine bakardım. Neyse, canı sağolsun…

İkinci yazının hedefinde özel olarak Baskın Oran var. “Hakiki Koç dercesine kendilerini ‘Hakiki Sol’ tesmiye eden kimseler de Neoliberallerin, Yeni Mürtecilerin yaptıklarını yapıp kendileri çalıp kendileri oynuyorlar. Bu üç kesimin kesişme ve örtüşme nokta ve düzlemleri var” demiş yazar. Söz konusu “nokta ve düzlemlerin” ne olduğundan bahis yok ama boşverin… Hemen ardından “bu türden marjinallik tafralarına benim karnım tok” gibi, her tarafından entelektüel birikim taşan bir karşı-argüman cümlesi… Bir de şair Guillaume Apollinaire’den bir alıntı… Eee, Hürriyet’te yazmak her babayiğidin harcı değil tabii…

Eleştiriler burada da bitmiyor. Yazar, Baskın Oran’ın “Batı karşıtı bir insan kemalist olamaz” minvalli bir cümlesinden hareketle “anti-kemalist Oran’ın aslında kemalizme aşkını ilan ettiğini” tespit ediyor. Oran’ın şeriatçı Vakit gazetesince desteklendiğine işaret edip bağımsız sol adayların aslında sağcı olduğunu, hatta AKP’nin beşinci kolu olduğunu öne sürüyor (eminim bu satırları okuyan Uras ve Oran boncuk boncuk terlemiştir!). Bana sorarsanız, eğer CHP sol bir partiyse, Uras ve Oran’ın sağcılıkları gerçekten de tartışılmaz bir olgudur.

Gelelim son yazıya… Yazarımız, Ufuk Uras’ın adaylık ilan bildirisini “copy-paste” usulü, olduğu gibi köşesine koymuş ve eklemiş: “1970’lerin cafcaflı goşist üslubuyla yazılmış bu bildiri bana inandırıcı gelmiyor. Ama demokrasinin şanı için sütunuma aldım”. Ben bu noktada bir kere daha Allah razı olsun diyorum. Yalnız bildirinin yazara neden inandırıcı gelmediğine dair en ufak bir ipucu bile yok ortada… Ama aslına bakarsınız böylesi daha iyi, sonra Ufuk Hoca sandığa gömülür neme lazım…

Ve nihayet, üçüncü yazının sonunda bakla çıkıyor ağızdan… Doğu Perinçek’in İşçi Partisi bir araştırmaya göre oyların yüzde 4.5’ini alacakmış, kendini “seçimin sürprizi” olarak tanımlıyormuş, işte siyasal parti buymuş, işte siyasal duruş buymuş… İlahi Özdemir Bey, bunun için mi yordunuz bizi de, kendinizi de… Yalnız size kötü bir haberim var, Uras ve Oran’ın alacakları toplam oy, İşçi Partisi’nin yurt genelinde alacağı oya yakın olacak büyük ihtimalle… Zaten demokrasi bu halka bol geliyor, öyle değil mi Sayın İnce?

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home