Enverizm/ Umut Aksu
Erdoğan’ın bakanlar kurulunu “gizlilik” içine hazırladığı dönemde, Türkiye dışında yaşayan soydaş ve dindaşlarımızla ilgilenecek “Türk ve Akraba Topluluklar Bakanlığı”nın kurulmasının planlandığı, basın(d)a yeralmıştı / sızdırılmıştı. Bakanlar kurulunun Başbakan tarafından tek ve hakim kişi sıfatıyla lütfedilerek belirlenmesi ve burada yeralacak isimlerin kamuoyundan son ana kadar saklanması tartışılması gereken bir konu olsa da, nedir bu “Türk ve akraba topluluklar?” ve “niçin devlet siyasetinde bu kadar önemliler?” sorusu Mars’tan “Büyük Öğrenci Projesi”yle (BÖP) en prestijli üniversitelerimizden birine okumaya gelen yeşil varlığın aklına gelebilir. Biz ne de olsa kanıksadık bu yaklaşımı!
Bir parantez açalım ve bilmeyenlere BÖP nedir anlatalım. BÖP terimiyle ilk defa birçoğumuz üniversite yıllarında, onca saat dershane, test, özel ders işkencesinden sonra girdiğimiz bölümümüzde, yan sıramızda oturan çat pat Türkçe konuşan “soydaş” arkadaşımızla tanışınca karşılaşmıştık. Bizim marslı arkadaşımız da bu açlıktan öldürmeyen bursu, mümkün oldukça çok sayıda “soydaşa” vermeye dayalı sistemin genişletilmiş olmasıyla ve ÖSS işkencesine tabi olmadan almış olsa gerek. Mars’taki Türk varlığı kanıtlanamamış olsa da, bu BÖP bursları Balkanlardan Suriye’ye, Romanya’dan Rusya’ya ve özellikle de Orta Asya “Türk” Cumhuriyetlerine bol keseden dağıtılmaktadır.
Aslında BÖP de, kurulsa idi, bu “dış Türkler” Bakanlığı’nın Genel Müdürlüklerinden birinin önemli mesaisini alacak bir konu olacaktı.
Peki bu Bakanlığın olası diğer Genel Müdürlükleri ne olurdu? Ahıska Türklerinden Sorumlu Genel Müdürlük, Suni İslamı Yayma Genel Müdürlüğü, Belediyelerimizin Alt Yapı Masraflarından Tasarruf Ederek Biriktirdikleri Paraları Sovyet Coğrafyasındaki Soydaşlarımızın İhtiyaçları İçin Harcama Genel Müdürlüğü, Tatarlar Genel Müdürlüğü, Abhazlar Genel Müdürlüğü, Gürcüler Genel Müdürlüğü, Bulgaristan Türkleri Genel Müdürlüğü, Boşnaklar Genel Müdürlüğü … Listeyi uzatmak ve bu bakanlıktan nice yandaşa iş olanağı sağlamak mümkün.
Peki bu yapılanmada devasal bütçesiyle Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi (TİKA) nereye otururdu. TBMM bütçe görüşmelerinde “Türk cumhuriyetleriyle ilişkilerin geliştirilmesi, Türk ve akraba toplulukların taleplerine cevap verilmesi” çerçevesinde bütçesinin 2006 yılında bir önceki yıla göre iki kat arttırılan bu Başkanlık, Genel Müdürlük seviyesine indirilmez, muhtemelen varlığını korurdu.
“Türk ve Akraba Topluluklar Bakanlığının” kurulması söylentisi, AKP’nin “kamuoyu tepkisi” ölçme demelerinden biri olarak anılarda kalacaktır. Ancak, Türkiye’nin, 1980’lerde sağ iktidarlarla başlattığı ve Japonya, Norveç, ABD ve Almanya gibi ülkelerle yarışır seviyedeki dış yardımlarının, dış politikamızda, iktidar partilerine nepotizm ve oy avcılığından katkısı dışında ne tür yararı var?
Nuray Mert, bir zamanlar, Türkiye sosyal bir devlettir çünkü Avrupa’nın orta ve alt sınıfına hiçbir zaman ulaşamayacağı beş yıldızlı tatili makul fiyata sağlamaktadır demişti. Türkiye, Anayasa’da “şimdilik” yeralan sosyal devlet özelliğini, bu Bakanlık sayesinde bir adım daha ileri taşıyabilir. Nasıl mı? Az gelirli Gürcistan köylerine su şebekesi, Karapapaklara cami, Başkortlara okul yaparak; Abhazlara defter dağıtarak. “Türk ve Akraba Topluluklar Bakanlığı” bu sosyal devletin eylemcisi olabilir.
Peki Hobbes’ın Leviathan’ındaki irade birliği ve karşılığında Türk halkının alacağı hizmet bu denklemin neresinde?